Page 25 - Yıldız'da Yaşam-Strateji Özel Sayısı
P. 25
Açıl Sezen kimdir?
Lisans ve yüksek lisans eğitimini İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde tamamladı. 2010 yılında anchor olarak kadrosuna katıldığı Bloomberg HT’de, bu görevine ek olarak televizyon, radyo, internet ve dijital yayınlar Genel Yayın Yönetmenliği görevini de yürütüyor. Daha öncesinde “Vatan” gazetesinde Ekonomi Müdürlüğü yaptı. Uzun yıllar Doğuş Medya Grubu ve “Sabah” gazetesinde ekonomi ve finans alanında haberci ve yönetici olarak çalıştı. 2006-2015 yılları arasında Gazeteport ve The Lira adlı haber ve finans sitelerinde yönetici ortak olarak görev üstlendi.
YILDIZ’DA YAŞAM STRATEJİ ÖZEL SAYISI 23
Dünya ekonomisiyle başlayalım... Salgınla birlikte değişen/dönüşen dünya ekonomisinin halihazırdaki durumunu nasıl değerlendirirsiniz? Salgın dönemi dünyada birçok şeyi değiştirdi; bunların arasında mali politikalar da var. Bütün dünyada öncelik şirketleri korumak oldu haliyle çünkü
bu geçici sürecin sonunda, bir aşamada insanlar çalışma hayatına döndüklerinde çalışabilecekleri şirketleri olması lazım; bütün merkez bankaları bunu kurmaya çalıştı. Hayat normalleşmeye başladığında devreye alınan ciddi parasal genişlemenin ve ertelenmiş talebin etkisiyle çok ciddi artan bir enflasyon ortaya çıktı. Büyümeler geri döndü, bir önceki yılki kaybın
önemli bir kısmı telafi edildi ama yan etki olarak biraz daha yapışkan, enflasyonist ortam bir süre daha devam edebilecek. Dolayısıyla dünya şu anda bunu çözmeye çalışıyor. Çok genişleyici para politikalarının normalleşmeye başladığı, varlık alımlarının azaltıldığı, insanların kendilerini sonraki döneme hazırlamaya çalıştıkları bir dönem; dünyada olan
şey aslında bu. Çin, krize en hızlı girip krizden en hızlı çıkan konumda. Amerika biraz daha geriden gelse de istihdam piyasasını önemli ölçüde toparladı; salgın öncesine göre çok sayıda işsiz olsa da kapatmaya çalışıyorlar ama genel anlamda Amerika’da işler iyi. Avrupa’nın zaten çok ciddi yapısal problemleri var o yüzden iyileşmesi, Amerika’ya göre biraz daha uzun sürecek. Tedarik krizinden ya da hızlanan talepten kaynaklanan bir yükseliş söz konusu olduğundan Avrupa da biraz daha rahatlamış durumda. Tabii problemli olan yer, gelişen piyasalar; onların kendini toparlaması daha zor. Fon akımlarından önemli ölçüde fayda gördüler ama sıkılaşan ortam, fon akımlarının tersine dönüşüyle de sonuçlanıyor. O yüzden
bizim gibi ülkelere, yani gelişen ülkeler evreninin hepsine baktığımızda, Macaristan’ı, Polonya’sı, Brezilya’sı, Rusya’sı, Endonezya’sı, Hindistan’ı... bunların hepsi artık para politikalarını sıkılaştıran taraftalar. Dünyanın nispeten toparlanmaya hazırlandığı, genişleyici politikalardan sonra yükselen enflasyonu yöneteceği bir dönem. Türkiye biraz daha farklı bir politika izliyor; bizde farklı bir ekonomik modele geçişle başka bir tablo var.
Birazcık önümüzdeki süreci konuşalım... Dünyayı nasıl bir 2022 bekliyor?
Zor bir 2022 bekliyoruz. 2021 kolaydı; taşı toprağı altın bir yıl oldu, 2020 ve 2021’de nereye para konulduysa orası ciddi anlamda kazanç getirdi. 2022 biraz daha risk odaklı bir yıl olur, riskleri yönetmeye odaklı bir yıl olur çünkü toparlama yılları böyledir. Çok destekleyici ortamdan az
destekleyici ortama geçiş, genellikle birkaç yıl süren nispi sıkılaşmaları beraberinde getirir. 2013 çıkışı da böyle oldu; 2008 krizinden çıkış sonrasında hayatın normalleşme dönemi de acılıydı. Şimdi biraz daha farklı bir tablo, biraz daha farklı bir geri çekilme metodu var. Bir de 2008-2013 döneminde yapılanlar tarih boyunca hiç denenmemişti, o yüzden orada çok el yordamıyla gidilmek zorunda kalınmıştı. Şimdi ekonomi karar vericileri neler olacağını biraz daha iyi kestiren yapıda. O yüzden dünya için risk yönetme açısından daha ağrısız, sancısız ama zor bir yıl olacağını düşünüyorum.
Türkiye’yi önümüzdeki süreçte neler bekliyor?
Türkiye’de para politikasında alışıldık yöntemlerin dışına çıkıldığı için, bilmediğimiz sularda yüzüldüğü için daha zorlayıcı bir ortam olabileceğini düşünüyorum. Eğer bir noktada